Ana içeriğe atla

Başarı Hikayeleri

Sivil Toplum Diyaloğu Programı (CSD)

kültür köprüleri

Sivil Toplum Diyaloğu Programı (CSD), Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA I ve II) kapsamında Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. Bu programının 2008'de başlamasından bu yana, farklı alanlarda toplam 393 proje aracılığıyla Sivil Toplum Sektöründeki diyalog ortaklıkları desteklendi.

Sivil Toplum Diyaloğu Programı, Türkiye ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerden sivil toplum kuruluşlarının, ortak bir konu etrafında bir araya gelerek, karşılıklı bilgi alışverişi ve kalıcı diyalog kurmalarını sağlayan bir platform olarak tasarlandı. Sivil Toplum Diyaloğu Programı, aynı zamanda AB ülkeleri ve aday ülkelerde gelecekteki genişleme ile ilgili kamuoyunun şekillenmesine yardımcı olur ve çeşitli alanlarda AB ile Türkiye arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini teşvik eder.

Sivil Toplum Diyaloğunun 1. döneminde; belediyeler, meslek örgütleri, üniversiteler ve gençlik örgütleri gibi Sivil Toplumda önemli etkiye sahip aktörlerin, Avrupalı ortaklarıyla birlikte geliştirdiği 119 projeye toplam 19,3 milyon Avro destek sağlandı.

Kültür-sanat, tarım-balıkçılık ve mikro hibeler gibi konulara odaklanan Sivil Toplum Diyaloğunun 2. döneminde ise 99 ortaklık projesine toplam 5 milyon Avronun üzerinde destek sağlandı.

2014-2016 yılları arasında uygulanan 3. Dönemde Türkiye ve AB'den medya ve siyasi kriterler alanında çalışan 142 farklı kuruluşun yer aldığı toplam 55 ortaklığa diyalog projelerini yürütmeleri için yaklaşık 7 milyon Avro hibe aktarıldı. (Siyasi Kriterler programı için 4,9 milyon Avro ve Medya programı için 2,1 milyon Avro).

Sivil Toplum Diyaloğu’nun 2015-2017 yılları arasında yürütülen 4. döneminde; Çevre, Enerji, Tüketicinin Korunması, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik, Iş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu, Girişimcilik ve Sanayi Politikası, Tarım ve Balıkçılık ile Eğitim başlıklarından oluşan 80 ortaklık projesine yaklaşık 11 milyon Avro hibe desteği verildi.

Sivil Toplum Diyaloğu 5. döneminde, Türkiye’den ve AB üyesi/ AB’ye aday ülkelerden Sivil Toplum Kuruluşları(STK)’nın ortaklaşa uygulamaya başladıkları 40 diyalog projesine yaklaşık 7 milyon Avro destek sağlandı. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Eğitim, Sağlık, Tarım, Gıda ve Çevre gibi alanlarda yer alan projeler hayata geçirildi.

Sivil Toplum Diyaloğunun 6. dönemi ise Nisan 2021'de başladı ve Mart 2022 itibariyle faaliyetlerini yürütmeye devam etmektedir. Türkiye ve AB Üyesi/ AB’ye aday ülkelerden STK'lar tarafından ortaklaşa uygulanan 33 diyalog projesine yaklaşık 5 milyon Avro destek sağlanmıştır ve bu projelere kaynak sağlanmaya devam etmektedir Hibe alan projeler; Çevre, Gençlik, Kültür-Sanat, Dezavantajlı Gruplar ve İşbirliği gibi hususlara odaklanmaktadır.

 

İnsan Hakları Kurullarının Desteklenmesi ve Kadın Hakları Projesi

kadın hakları

2.498.000,00 Avro Bütçeye sahip olan bu projenin amaçları, Türkiye’de insan hakları ile ilgili şikâyet mekanizmasının geliştirilmesi, insan hakları konusunda toplumda farkındalık yaratılması, kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel hayata katılımının teşvik edilmesi ve aynı zamanda aile içi şiddeti ve namus cinayetlerini önlemek için gerekli tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanması için Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) teknik destek sağlamaktı.

Projenin nihai hedefi, bütün vatandaşlar ve sivil toplumun, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş standartlar ve uygulamalarla uyum içindeki hak ve özgürlüklerinden azami düzeyde yararlanmalarına imkân sağlamaktır.

Bu proje kapsamında; İnsan Hakları Kurulu çalışanları, ilgili STK’lar ve kurumların temsilcileri, öğrenciler, eğitimciler, din görevlileri ve kanaat önderleri gibi hedef gruplara yönelik faaliyetler yürütülmüştür.

Uygulama sırasında şu faaliyetler gerçekleştirildi:

  • İnsan Hakları Kurullarının çalışanları, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumların temsilcilerine yönelik eğitimler, seminerler, çalıştaylar ve etkinlikler
  • Yerel sivil toplum kuruluşlarıyla toplantılar ve görüş alışverişleri
  • Kadın hakları konusunda 10 ilde (İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Mersin, Aydın, Yozgat, Elazığ, Erzurum, Batman, Ankara) konferanslar ve toplantılar,
  • Rehber niteliğinde, eğitim materyalleri ve kitaplar gibi çeşitli yayınlar,
  • Uzun metrajlı filmler ve animasyonlar,
  • İnsan Hakları alanında çizim yarışması,
  • İnsan hakları konusunda toplumda farkındalık artırmaya yönelik medya kampanyası.

 

Kabul ve Geri Gönderme Merkezleri Projesi

kggm

Türkiye, Asya, Orta Doğu ve Avrupa'nın kavşağında yer alan, sekiz farklı ülkeyle kara sınırına ve 5.000 mil kıyı şeridine sahip bir ülkedir. Türkiye, bu sebepten ötürü 46 hava, 52 deniz, 20 kara ve 7 demiryolu hudut kapısı olmak üzere toplam 126 sınır kapısına sahiptir.

Orta Doğu ve Avrupa arasındaki göç hareketlerinin önemli bir kavşak noktasında yer alan Türkiye’de mülteciler ve sığınmacı adayları için gerekli barınma, bakım ve gözetimin imkânının sağlanması kritik bir öneme sahiptir. Yasadışı göçmenler, özellikle Türkiye’ye ülkenin doğu bölgesindeki dağlık ve engebeli sınır bölgelerini kullanarak yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yapmakta ve buradan AB ülkelerine ulaşmayı amaçlamaktadır. Bahsedilen bu durum, bu güzergâh üzerinde yer alan diğer ülkeler gibi Türkiye’yi de karşı önlemler almaya sevk etmiştir.

Türkiye’de yer alan Kabul ve Geri Gönderme Merkezlerinin verimli bir şekilde çalışması, sığınmacılar/mülteciler ve yasadışı göçmenlerin kişisel becerilerini geliştirmeye devam edebilmesi, bu kişilerin günlük hayatlarına devam edebilmesi, bu kişilere kendi hayatları hakkında sorumluluk alma imkânının sağlanması, bu kişilerin ülkelerine dönüş yapmaları için gerekli şartların oluşmasına yardımcı olunması ve geri gönderilme merkezlerinde insancıl şartların sağlanabilmesi için hayati öneme sahiptir.

Türkiye’de yer alan Kabul ve Geri Gönderme Merkezleri’nin desteklenmesine ilişkin bu projede, toplam 123.850.583,00 Avro değerinde sözleşme imzalandı. Projenin amacı ülkemizin yasadışı göçle mücadele sisteminin AB standartları ve uygulamaları ile uyumlu hale getirilmesidir. Bu amaca yönelik olarak, proje kapsamında yasadışı göçmenler için Türkiye’nin çeşitli noktalarında AB standartları ve uygulamalarıyla uyumlu kabul ve geri gönderme merkezleri kurulmuştur.

Bu bağlamda yapım işleri gerçekleştirilen merkezler Erzurum, Ankara, Gaziantep, Van, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Adana, Kütahya, Malatya, Niğde, Şanlıurfa, Balıkesir illerinde olup; Ankara, Ağrı, İstanbul, Bayburt, Malatya ve Tekirdağ illerinde ise merkezler tefriş edilmiştir.

Enerji Sektörü

Yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ülkemiz için kritik öneme haizdir. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılması Ulusal Enerji Politikamızın temel amaçları arasında yer almaktadır. Avrupa Birliği 2020 ve 2050 hedefleri doğrultusunda, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılarak, CO2 ve CHG emisyonlarının azaltılmasını taahhüt etmiş ve güvenli, sürdürülebilir, düşük maliyetli enerjiye sahip olmak ve küresel bir angajman meydana getirmek için toplam enerji tüketiminin 2050 yılına kadar azaltılmasını amaçlamıştır. 

Bu doğrultuda, AB tarafından finanse edilen 2 önemli pilot proje MFİB tarafından yürütülmüştür:

Elektrikli Otobüslerin ve Periferik Ekipmanların Teminine Yönelik Mal Alım Projesi

Proje yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranının arttırılmasını ve elektrikli otobüsler ile elektrik şarj istasyonları temini vasıtasıyla Belediyelerde enerji etkin teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılmasını amaçlamaktadır.

Denizli, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Şanlıurfada Güneş Enerji Santrallerinin Kurulması Projesi

Proje kapsamında ülkemizin farklı şehirlerine güneş enerjisi santralleri kurularak Belediyelerde yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

Entegre Sınır Yönetimi

tankkule

Türkiye’nin Güney ve Doğu sınırları Avrupa Birliği’nin dış sınırlarını teşkil etmektedir ve bu nedenle kapsamlı bir sınır güvenliği sistemine sahip olunması kritik bir öneme haizdir. Ülkemize yönelik son on yılda gerçekleşen düzensiz göç hareketlerindeki artış Türkiye-AB sınır güvenliği açısından temel mesele haline gelmiştir. Bu gereklilik doğrultusunda, entegre sınır yönetim sistemini kurmak amacıyla İçişleri Bakanlığı, Polis Teşkilatı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığını da içeren birkaç kurumun katılımıyla bir dizi proje uygulamaya konulmuştur.

Ulusal Koordinasyon ve Müşterek Risk Analiz Merkezi (NACORAC) ile Entegre Sınır Yönetim Veri Tabanı Kurulması Projesi

Proje kapsamında İçişleri Bakanlığının sorumluluğu altında farklı Birimler arasındaki koordinasyonun sağlanmasına vesile olacak “Ulusal Koordinasyon ve Müşterek Risk Analiz Merkezi” ve veri tabanı altyapısı kurulması amaçlanmıştır. Farklı Birimlerden alınan veriler ortak bir veri tabanında toplanmış ve toplanan veri müşterek risk analiz prosesi işletildikten sonra ilgili Enstitülere iletilmiş olup bu sayede Birimler arasında bilgi paylaşımı daha koordineli ve etkin hale getirilmiştir.

Güneydoğu Sınırında Sınır Gözetleme Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi

Proje kapsamında sınır gözetleme kapasitesinin güçlendirilmesi amaçlanmış olup düzensiz göçün, yabancı terrörist savaşçıların ve sınır ötesi suçluların yasal olmayan geçişlerinin önlenmesi amacıyla elektro optik sınır gözetleme sistemleri Güneydoğu sınırına kurulmuştur. İlgili sistem entegre bir sistem olup temel olarak termal ve günlük fonksiyonlara sahip kameraları içermektedir.

Türkiye-AB Sınır Gözetleme Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi

Proje ülkemizin sınır güvenliğini desteklemek amacıyla illegal göçün, insan kaçakçılığının, sınır dışı suçluların ve kaçakçılığın önlenmesi için mobil gözetleme araçlarının teminini kapsamaktadır ve proje ile sınır yönetim uygulamalarının ve standartlarının AB Entegre Sınır Yönetimi politika ve stratejileriyle daha uyumlu hale gelmesi amaçlanmaktadır.

Türkiye’nin Sınır Gözetleme Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi

Projenin amacı ülkemizin sınır güvenliğini sağlama ve gözetleme kabiliyetini geliştirmek amacıyla sınır komuta kontrol merkezini (kontrol merkezi siperleri, sabit gözetleme üniteleri -kontrol bilgisayarları, zemin gözetleme radarları, elektro-optik süit ve direkler- ve iletişim ve enerji ağ sistemini içeren) operasyonel hale getirmektir.